“Tanrı bile kötülük ilkesiyle anlaşmayı seçti.”
Jean Baudrillard
Uzunca bir
müddet ulus-devletlerde somutlanan bir modernite fikriyle ona karşıt bir
estetik modernizm fikrine yaslanan avangardın ikili kıskacına sıkışmış olan
imgenin politiği, 70’ler sonrası dönemde önemli bir değişime uğramıştır. Bilhassa sinemada propagandatif bir
kitle iletişim aracı olmanın ötesine geçerek yaratılması beklenen yeni
ufukların nöro-plastiğini taşımaya başlayan imgenin içkin politiği, tüm diğer
sanat dallarında da mümkün başka dünyalara özgü varoluşsal olanakları
billurlaştırmaya yönelmiş gibidir.